Monday, November 05, 2007

Vital

Pembe Martini, Bedri'de bağıra çağıra şarkı, alışmak, tatlı müzik güzel öpücük, perihan teyzeyle rauf dede, "erhan'ın eli", akrobatik toparlanma harekaatı, camdan küçük son bakış, biranın azizliği, kapanamayan telefon, burnumun tatlı sızısı, yaşayan kumanda, pamuk uyku, tembeeeel, şevket, panik gidiş, heycandan erken uyanmak, sinemada kitap okumak, kemal aubiiüu, küfürbaz erdo, yanyana özlem, MFÖ, yaşanmışlık, kanka polis, süpriz şevket, ufak çaplı sinir krizi, bulut olmak...

Friday, October 05, 2007

Tükkan

Hayatı free lance yaşamak tuaf ama bu günlerde tükkan açıyorum . Sabah açıyorum akşam kapıyorum. Uzun süredir bi yerde ilk defa bu kadar uzun süre "yer" alıyorum. Rol değiştirdim. Üzümdüm armut oldum. Elma armut kel mahmut. Bi'yere kadar. Hah işte o bi yere gidip marangoz olmak lazım. Gemlik olabilir mi bu yer? Neden olmasın? Göt ister tabi. Üstelik artık bırakıp gitmekten hoşlanmayacağım bi'şeyler var.
Kıymetli...

Thursday, October 04, 2007

pır


yüreim pır pır pır
eki

dürt
baş
=)

Monday, September 03, 2007

Tır



Bir tır çarptı bana. Yetmedi, üzerimden geçti. Yetmedi, öne arkaya gidip geliyor üzerimde. Çivisi çıktı herşeyin, dağıldı. Yüreğim parça parça, paramparça. Kızgınım, dargınım. Cayır cayırım ama dondum. Yoruldum artık bu oyundan.

"Gerçek ne?", "Gerçek mi?" derdi birileri bir zamanlar.
Şaka mı? Gerçek ne ki?
Geleni yaşamak ne ki?





-Merhaba ben geleni yaşıyorum.
-Aa, nedir gelen?
-Gelmez olasıca olan. Orada olmayana duyulan amansız ve zamansız özlem. Kayıp nesne!

- ben senin icin bir nesneyim sadece.
- Öyle mi? Keşke gerçekten sadece bir nesne olsaydin benim için. Seni çıkarır, alıverirdim bir başkasını oyuna. Hayatımın en çoğusun, bilemedin hiç bi zaman. Şimdi de hayatımın en çok acı verenisin kaçınılmaz olarak. En tanıdık yabancısısın. Sadece bir nesne olan, böyle yaşanabilir mi? Buralarda yok öyle bir şey. Sadece bir nesneye, bu kadar derin açabilir miydim? Aç deyince cesaretlenebilir miydim? Bana böylesine yabancı bi şekilde canını yakabilir miydim? Söz konusu bile olamaz.


Ne çok isterdim bana çoktan hoşçakal diyen sana, hoşçakal demeyi. Başka bir yolu kalmadı çünkü.

Tuesday, July 31, 2007

Gittim-Döndüm

Ne olcak ki dedim. Gittim. Olan oldu yine.

İnsanları öptüm. Merhaba dedim. Soruları geçiştirdim ustalıkla. Keyifle baktım.
Denize baktım. Tişörtümü hiç çıkarmadım. İzledim insanları, yetmedi. Yukarıya çıktım, ordan baktım.
Makineye bindim. Artık duramıyor makine. Olsun! durmasın. Olsun, durmasın.
Trambolinde zıplamak zormuş çok. Aptalca gülümsedim. Sersem gibi.
Güneşi batırdım. Yeteri yudum birayla.
İçtim, hayvan gibi. Çaldım, eğlendirdim, eğlendim. Gösteri yapıyorum. Gösteriyorum artık, o kadar benim olmuş ki gösterebiliyorum.
Değdim, değmelerine izin verdim.
Bi onu, bi bunu bi ötekini dinledim. Bi ona, bi buna, bi ötekine anlattım. Ne çok ne de az.
Dostumla paslaştım. Dostumla paylaştım.
Kaybolan bi kuşu buldum. Adı Lili. Lili sevindi mi bilmiyorum ama kuzenim çok sevindi.
Özledim, çok özledim.
Biraz da uzlaştım belki.
Goy goy yaptım, tey tey yaptım.
An an unuttum sıkıntılarımı. Hala işe yarıyo.
Belki de bu yüzden dönmek, vazgeçmek zor hala.

Ne olcak ki dedim. Döndüm. Olan oldu yine...

ulan

yaşamak yerine yazsak ya biraz, absürd öyküleri

Friday, July 06, 2007

tut yap yet

Tuttuğun, tutunduğundur.
Tutan, tutunamadığındadır.
Tutku, tıpkı tutuklu.
Tutuk, tutunamayan.
Tutulan, tıkanan.
Tutunmaya tutunmayan, kendisidir; kendisiyle uzlaşan.

Yetmeyen yitendir.
Yetinemeyen, yakınan.
Yetemeyen atılgandır.
Yeten, ilüzyon.
Yetebilen kucaklayandır.

Yapan yüksektir.
Yapamayan, eringen.
Yapmayan özgürdür.
Yapabilen, güvende.

Acıyan, merhamet arar
Belki kendi içinde belki dışında.
Acıtan merhamete susar
Belki kendi içindeki belki dışındaki.

Doğan ağlar,
Doğuran da.
Hangisi sevinçten?
Bileninki.

an

Aylardır yaşadığım en güzel şey. En güzel an. Kalbim attı yine küt küt. Korkudan değil ama bu sefer. Heyecandan. Şaka gibi. Belki de ömrümde ilk defa yaşadığım an, rüyalarımda olabileceğinden daha güzel, tahayyül edebileceğimden çok daha harikuladeydi.

Gözyaşlarım içime içime... yağıyor. Yıkanıyorum. Bu nasıl bir his. Tarifi yok.

Sevdim saçlarını, salınırken. Elimi tutuyorsun. Elin yüzümde. Hissetmek ne güzel; seni.

Onca şey geçti aklımdan; bir o an, bir öteki, bir şu an. Ama "bu" an ... Duruyorsun benimle, gitmeden. Duruyorum seninle, gitmem mi gerek diye sormadan, ne kendime ne sana.

Sürpriz misin, en beklenmedik?!

Artık bir hissim var, bir yaşantım. Ne olursa olsun benimle kalmasını istediğim; onu bırakmayacağım.

Ne büyük bir kıymet bu.

Yel

Kahra doğru esen o deli yel
Nereye saklanır yürek yelken açmak isterken

Acı da çay gibi
Çiğ kalıyor demlenmezse